Beykoz’un huzurlu mahallelerinden birinde yaşayan 32 yaşındaki Derya, hayatını kendi ritminde yaşayan genç bir kadındı. İstanbul’un karmaşasından biraz uzaklaşmak isteyenler için sığınak gibi olan bu semt, Derya’ya her zaman ilham vermişti. Özellikle sabahın erken saatlerinde evinin bahçesindeki çiçeklerle uğraşmak ve kuşların cıvıltısını dinlemek onun en büyük mutluluğuydu.
Derya, uzun yıllardır öğretmenlik yapıyordu. Ancak onun asıl tutkusu, doğayla iç içe olabileceği bir sanat dalı olan seramikti. İşten arta kalan zamanlarında atölyesinde şekillendirdiği çamur parçaları, ona hayata dair umudunu ve yaratıcılığını hatırlatıyordu. Beykoz escort yeşilliği, denizin ferahlatıcı kokusu ve kuş sesleri Derya’nın eserlerine ruh katıyordu.
Bir gün, Beykoz sahilinde yürürken eski bir seramik ustasının dükkânını fark etti. Dükkânın vitrininde sergilenen el yapımı vazolar, Derya’nın dikkatini çekti. İçeri girdiğinde, usta Hasan Bey ile tanıştı. Hasan Bey yılların tecrübesiyle her parçaya ayrı bir hayat veren biriydi. Derya, ondan ders almaya karar verdi; böylece seramik sanatında kendini daha da geliştirebilirdi.
Haftalar geçtikçe Derya, Hasan Bey’in öğrettikleriyle yeteneklerini ilerletti. Beykoz’un sakin sokaklarında, küçük atölyesinde yeni eserler yaratmanın mutluluğunu yaşadı. Ayrıca mahalle halkı da onun elinden çıkan sanat eserlerini takdirle karşıladı. Derya, yaptığı işin sadece kendisi için değil, çevresindekiler için de anlam taşıdığını hissetti.
Bir akşam, Beykoz escort meşhur sahilinde yürürken, denizin hafif esintisi yüzünü okşadı. Kendi yolunda ilerlerken, geçmişin izlerini ve geleceğin umutlarını düşündü. Sanat ve doğa, onun hayatının vazgeçilmez parçaları olmuştu. Derya, Beykoz’un sunduğu bu huzur ve ilhamla dolu günlere minnettardı.
Bir yanıt yazın