
Elif, sabahın erken saatlerinde Üsküdar sahilinde yürüyordu. Güneş henüz tam doğmamıştı, ama boğazın serin rüzgârı saçlarının oral arasından geçiyor, martıların sesine karışıyordu. Karşıda, denizin ortasında duran Kız Kulesi, her zamanki gibi sessizce İstanbul’un sabahına eşlik ediyordu. Elif, gözlerini kulenin siluetine dikmiş, içinde tuttuğu kelimeleri susturuyordu.
24 yaşındaki Elif’in hayatı kolay geçmemişti. Doğu’da küçük bir kasabada doğmuş, yoksulluk ve baskıyla büyümüştü. Küçük yaşlardan itibaren kendi yolunu çizmek zorunda kalmıştı. Evde gördüğü baskılardan ve mahalle baskısından kurtulmak için İstanbul’a kaçtığında henüz 18’indeydi. Hiç kimseyi tanımıyordu. Tesadüfen indiği Üsküdar escort, vapur sesleriyle karışan şehir uğultusu ona hem korku hem de umut vermişti.
İlk olarak bir temizlik şirketinde işe girdi. Her gün farklı evleri temizliyor, geceleri bir bodrum katta kalıyordu. Çalıştığı yerlerde bazen aşağılandı, bazen görünmezmiş gibi davranıldı. Ama yine de sabretti. Sonra seks işten çıkarıldı. Kirasını ödeyemeyince sokağa düştü. Geceleri Mihrimah Sultan Camii’nin arka tarafındaki banklarda sabahladı. Üşüdü, aç kaldı ama Kız Kulesi’ne her baktığında kendine söz verdi: “Bir gün bu hayattan kurtulacağım.”
Bir sabah, Selmanağa Caddesi’nde yürürken bir kadın ona yaklaştı ve bir kâğıt uzattı. Üzerinde “Kadın Destek Evi – Barınma, meslek eğitimi, danışmanlık” yazıyordu. Elif önce tereddüt etti ama daha fazla dayanamayacağını anladı ve oraya başvurdu.
Destek evinde kaldığı süre boyunca dikiş ve aşçılık kurslarına katıldı. İlk defa birilerinin ona değer verdiğini hissetti. Kısa sürede kendine iş buldu. Şimdi Üsküdar escort bir fırında sabah vardiyasında çalışıyor, kendi ayakları üzerinde duruyor. Ufak ama güvenli bir odası var. Artık her sabah aynı sahile, aynı bankta oturuyor ama bu kez korkuyla değil; umutla.
Bir yanıt yazın