
Meryem 29 yaşındaydı. Kadıköy escort, Hasanpaşa ile Yeldeğirmeni arasında, arada kalmış, rutubet kokulu bir bodrum katında yaşıyordu. İstanbul’a ilk geldiğinde hayalleri büyük, umutları yüksekti. Ama zamanla şehir ona ne kadar acımasız olabileceğini gösterdi. Şimdi, sabahları uyanmak, sadece yeni bir günle yüzleşmek bile güç isteyen bir eyleme dönüşmüştü.
Meryem üniversitede gazetecilik okumuş, idealist bir şekilde mezun olmuştu. Sonraki yıllar, kısa vadeli işler, umutsuz görüşmeler ve sürekli azalan özgüveniyle geçti.
Bir yandan kira, faturalar ve temel ihtiyaçlar… Öte yandan ailesinin “dön geri” çağrılarına rağmen ayakta durmaya çalışma çabası… Meryem, kendi ayakları cimcif üzerinde durmaya yeminliydi. Bu yüzden akşamları Moda’da bir kafede garsonluk yapıyor, sabahlarıysa freelance çeviriler ve editörlük işleri kovalıyordu.
Bir gün, Kadıköy Rıhtım’da yürürken başını kaldırıp bir sokak müzisyeninin yanına oturdu. Müziği dinlerken fark etti: İnsanlar hâlâ gülüyordu. Yaşam, tüm zorluklarına rağmen devam ediyordu. Kafasındaki ağırlık oral biraz olsun hafifledi o anda. Eve döndüğünde yıllardır açmadığı dosyaları karıştırdı. Üniversite yıllarında yazdığı öyküler, yarım kalan roman taslakları… Hepsi oradaydı.
Ertesi sabah erkenden kalktı. Kadıköy’ün sabah mahmurluğunda bir kahve alıp kapalı Kalamış sahiline indi. Bilgisayarını açtı. Yazmaya başladı. İçinden geleni, süslemeksizin, olduğu gibi… Aylar boyunca yazdı. Hiçbir şey yayınlamadı ama yazmak, yeniden nefes almak gibiydi onun için.
Bir gün, yazdıklarından birini küçük bir edebiyat dergisine gönderdi. Ve beklemediği bir anda, öyküsü kabul edildi. Dergi, Kadıköy’deki bir sahaf dükkânında tanıtım etkinliği düzenlediğinde, Meryem ilk kez kendi adıyla, yazarlık kimliğiyle oradaydı.
Kadıköy escort tüm yorgunluğuna rağmen ona bu cesareti vermişti.
Bir yanıt yazın